27. es-Semî’u  (her şeyi işiten):

28. el-Basîru   (her şeyi gören):

 

Allah’ın (c.c.) işitmesi ve görmesi yaratılmış varlıkların işitmesi ve görmesi gibi değildir. İnsanlar ancak dikkatlerini yönelttikleri varlıkların seslerini işitebilirler, kendilerini görebilirler. Ama böyle anlarda bile bazen algı yanılmaları ve yetersizlikleri yaşayabilirler. Allah (c.c.) yarattığı her şeyi her an sınırsız bir dikkatle görür ve işitir. Bunda da bir zayıflık ve kusur olmaz. İnsanların işitmeleri ve görmeleri için kulak ve göz duyu organlarına ihtiyaçları vardır. Allah’ın (c.c.) işitmesi ve görmesi için herhangi bir organa gereksinimi yoktur. İnsan belli bir frekans arasındaki sesleri işitir. Görmesi için de nesnenin gözler önünde bulunması ve havada belli bir derecede ışığın olması gerekir. Allah (c.c.) her frekanstaki sesi işitir ve zifiri karanlıktaki görüntüyü bile görür. Dolayısıyla insanda işitme ve görme yetisi sınırlı ve belirli bir ölçüde iken Allah’ta (c.c.) bu özellikler sınırsız olgunlukta ve tüm yaratıkları her yönüyle kuşatacak boyuttadır.

 

Allah’ın (c.c.) el-Habîr, el-Alîm gibi güzel isimleri de varlıkların her halinden bilgi sahibi olduğuna işaret etmektedir. Öyle ki bu güzel isimlerle Allah (c.c.) kullarının zihnindeki düşünceleri, kalbinde geçirdiği niyetleri, duyguları da en ince ayrıntısına kadar bilmekte ve haber almaktadır. Bu durum işitme ve görmeden daha kapsamlı bir özellik göstermektedir. Çünkü insanlar içlerindekini her zaman söylemezler ve eyleme dökmezler. Çoğu kez gizlerler. Öyle ise Allah (c.c.), es-Semî’, el-Basîr güzel isimlerini niçin belirtme gereği duymuş olabilir? Elbette bunun pek çok hikmeti olabilir. Biz bunlardan sadece üç tanesini belirteceğiz.

 

Birincisi, insanların konuştuklarına ve yaptıklarına dikkat etmelerini sağlamaktır. Zaten insanın da sorumluğu söyledikleri ve yaptıkları ile sınırlıdır. Kafasında, kalbinde geçirdiği şeylerle insan ne hukuk önünde ne de ahirette hesap görülürken sorumlu tutulmamaktadır. Tabii şu altın kuralı unutmamak gerekir ki, testi içindekini sızdırır. Bu açıdan kafasında, gönlünde güzel şeyleri geçiren birisi elbette güzel şeyler konuşacak ve yapacaktır. Allah’ın es-Semî’, el-Basîr olduğunun bilincinde olan birisi her sözüne, her hareketine dikkat eder, Allah’ın (c.c.) rızasını gözetir; O’nun hoşlanmayacağı sözleri söylemez, hareketlerden kaçınır. Aşağıdaki ayet-i kerimede bu anlam dolaylı bir biçimde çıkarılabilir: “Kendilerine gelmiş kesin bir delil olmaksızın Allah’ın ayetleri hakkında münakaşa edenler var ya, hiç şüphe yok ki, onların kalplerinde asla yetişemeyecekleri bir büyüklük hevesinden başka bir şey yoktur. Sen Allah’a sığın. Kuşkusuz O Semî’, Basîr’dir (Mümin suresi, ayet 56).”

 

Yüce Allah’ın (c.c.) es-Semî’, el-Basîr olduğunu belirtmesinin ikinci hikmeti, zorluk ve sıkıntı içerisinde bulunan, haksızlığa ve zulme uğrayan insanları gördüğünü ve şikayetlerini işittiğini vurgulamaktır. Bu, böyle durumda bulunan müminlere büyük bir manevi güç verir. Kadere rıza göstermelerini sağlar. Allah’a (c.c.) dayanıp ona tevekkül etmelerine vesile olur. Şu ayet-i kerime bu hikmeti çok açık bir biçimde içermektedir: “Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a şikayette bulunan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin konuşmanızı işitir. Çünkü Allah Semî’dir, Alîm’dir (Mücadele suresi, ayet1).”

 

Yüce Allah’ın (c.c.) es-Semî’, el-Basîr olduğunu belirtmesinin üçüncü hikmeti, kullarının ibadetlerde en büyük makama ulaşmalarını sağlamaktır. Dinin direği ve ibadetlerin en büyüğü, feyizlisi olan namaz, kulun kendisini huzurda, yani Allah’ın (c.c.) karşısında hissetmesidir. Ama bu öyle kolay kolay gerçekleşmez. Çünkü başka zaman değil de tam namaz sırasında nefis ve şeytan olmayacak vesveselerle insanın Allah (c.c.) karşısındaki bu huzurunu bozmaya, başka şeylerle gönlünü ve kafasını meşgul etmeye çalışırlar. İşte Allah’ın (c.c.) es-Semî’, el-Basîr olduğunun bilincinde olan bir mümin, Allah (c.c.)  huzurunda bulunmanın edebini daha iyi sağlar ve korur.  Meşhur Cibrîl hadisinde peygamberimiz ihsan makamını bu hikmete uygun bir biçimde açıklamıştır: “İhsan, senin Allah’ı görüyormuş gibi O’na ibadet etmendir. Her ne kadar  sen O’nu görmüyorsan da  O seni görmektedir.”

 

         Allah’ın (c.c.) es-Semî’ ve el-Basîr güzel isimleri kulda  kendisinin her sözünü Allah’ın (c.c.) işittiği ve yaptığı her işi Allah’ın (c.c.) gördüğü biçiminde bir bilinç ve otokontrol mekanizması oluşturmalıdır.