43. el-Kerîmü  (cömert olan):

 

            Yaz gününün kavurucu sıcaklarında evimin karşısındaki parktan camiye giderken birkaç belediye işçisinin çimenleri sulama çalışmalarını hayranlıkla izlerdim. Su daha toprağa düşer düşmez  buhar olup havaya yükselmektedir. Gün boyunca sulama çalışmaları birkaç kişi ile sürdürüldüğü halde toprak hemen nankör kesilmekte, ertesi gün de aynı çalışmayı istemektedir. Ama bir öğleden sonra hava aniden yağmur bulutları ile kararıyor ve gökyüzü sadece parka değil her yere cömertliğini serpiştiriyordu. Artık günlerce toprak su istemediği gibi her yer de bu bereketle dolup taşıyordu. Bu durum bende her zaman Allah’ın (c.c.) cömertliği ile insanın cömertliği arasındaki muazzam farkı düşündürmektedir.

 

            İnsan ancak nefsine karşı cömerttir. Allah (c.c.) her insana karşı cömerttir.

 

            İnsan çıkarsız iyilik, cömertlik yapmaz. Allah (c.c.) iyiliği ve cömertliği  bize yararı olduğu için emretmiştir. Allah’ın (c.c.) iyilik ve cömertliğimize ihtiyacı yoktur.

 

            Allah’ın (c.c.) ahlakı ile ahlaklanmak öncelikle cömertliği gerektirir. Peygamberimiz (s.a.s)  bir hadis-i şerifte şöyle demiştir: “Allah cömerttir. Cömertliği ve güzel ahlakı sever. Kötü ahlakı sevmez.”

 

            Allah (c.c.) Kuran-ı Kerim’de konu ile ilgili olarak şöyle buyurmaktadır: “Allah’ın kendilerine lütfu ile bol bol verdiği nimetlerde cimrilik edip harcamayanlar, sakın bu durumu kendileri için hayırlı sanmasınlar. Hayır, bu onların hakkında şerdir. Cimrilik edip vermedikleri malları kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır. Göklerin ve yerin mirası Allah’ındır. Allah ne yaparsanız hepsinden haberdardır (Âl-i İmrân suresi, ayet 180).”

 

            Peygamberimiz Aleyhissalâtu Vesselâm Efendimiz bir hadis-i şeriflerinde cömert ve cimri kimseler hakkında şöyle buyurmuşlardır: “Cömert Allah’a yakın, insanlara yakın, cennete yakın ve cehennemden uzaktır. Cimri ise Allah’tan uzak, insanlardan uzak, cennetten uzak ama cehenneme yakındır.”

 

            İmtihan dünyası olduğundan bazen hak ile batıl o kadar birbirine benzer ki, ayırt etmede zorlanırız. Çoğu insan da israf ile cömertliği birbirine karıştırır. Kendisinin eli bol olduğunu düşünür. Bir arkadaşım, “Ben cömert bir insanım, çünkü canım ne çekerse onu alırım.” demişti. Arkadaşım dediği gibiydi, gerçekten kendisine karşı cömertti, ama bize esintisi bile ulaşmıyordu. Bazıları da cömertliklerini nefis yolunda harcamaları ile, örneğin karşı cinse yaptıkları ikramlarla ölçerler. Bunların bu yoldaki israfları öyle bir dereceyi bulabilir ki kendilerinin ve ailelerinin temel ihtiyaçlarını bile bu yolda bir vicdan azabı duymadan harcayabilirler. İşte haram olan ve katıksız “israf” denilen şey budur. Bunun zerre kadar cömertlikle hiçbir ilgisi yoktur. Tamamen nefsin ve şeytanın yoludur. Kuran-ı Kerim’de Allah (c.c.) israfın bu durumuna dikkatlerimizi şöyle çekmektedir: “Muhakkak israf yapanlar, şeytanın kardeşleridir. Şeytan da Rabb’ine karşı son derece nankördür (İsra suresi, ayet 27).” Öyleleri Allah (c.c.) yolunda bir kuruş harcasalar gözlerinde büyütürler. Cenneti garantilediklerini düşünürler. İşte bu durum da nefsin bir oyunudur. Kuşkusuz bunların hiçbiri de cömertlik değildir. Allah’ın (c.c.) rızasının olduğu cömertlik için nefisle mücadele etmek, savaşmak vardır. Nefse rağmen cömert olmak o kadar kolay gerçekleşmez. Her seferinde ölüm kalım hali yaşanır. Çünkü cimrilik nefsin doğasında vardır. Bunu değiştirmek de her defasında nefisle mücadeleyi gerektirir.

 

Asıl cömertlik insanlara karşılık beklemeden, Allah (c.c.) rızası için  bir şeyler ikram etmektir. Kuşkusuz her amelde nefsin de payı vardır. Cömertlikte de bu pay biraz bulunabilir. Ama niyeti halis tutmakla hedefe ulaşılabilir. Onun için bazı insanların desinler diye yaptığı ikramlar inşaallah bu cömertlik sınıfına girer. Gerçi ibadete zerre kadar riya girse onu bozar. Ama cömertlikte nefsin etkisini, dolayısı ile riyayı tamamıyla ortadan kaldırmak mümkün görünmemektedir. Onun için kendimizi cömertliğe teşvik ederken nefsin ve şeytanın vesvese vereceği bu damarı ortadan kaldırmak için cömertlikte her zaman belli bir derecede riyanın da bulunabileceğini ama Allah’a (c.c.) yapılacak istiğfarla bunun ortadan kalkacağını düşünmeliyiz.