48. el-Vedûdu(Allah [c.c.] müminleri sever; Allah [c.c.] sevilecek asıl varlıktır):

 

Allah (c.c.) neslin devamını kadın ile erkek arasında koyduğu aşk ve sevgiye bağlamıştır. El-Vedûd güzel ismin en büyük ve dikkati çeken tecellisi burada görülür. Bu sayede eşler ailenin onca sıkıntısına göğüs gerer.  

 

Kuşkusuz insanın Allah’ı (c.c.) sevmesi kadar O’ndan korkması da gerekir. Bazı insanların Allah’ın (c.c.) yasaklarından kaçınmadıkları ve emirlerini yerine getirmedikleri halde Allah’ı (c.c.) sevdiklerini iddia etmeleri kuru bir sözdür. Gerçek sevgi sevileni memnun etmekten geçer. Öyleleri nefislerine uymanın verdiği bir coşkuyla ve dünyada herhangi bir cezaya çarptırılmamış olmanın cüreti ve güven duygusu ile böyle bir iddiada bulunmaktadırlar. Halbuki dünya bir hikmet ve imtihan yurdudur, ceza ve ödül yeri ahirettir. Gerçi O’nun yüce hikmeti gereği daha ahirete intikal etmeden de bazı kimselere bu dünyada yaptıklarının bir kısmının cezası tattırılır.

 

Allah’ı (c.c.) sevmek kuru bir söz olmamalı, O’nun emir ve yasakları ve rızası istikametindeki bir yaşam biçimiyle kanıtlanmalıdır.

 

Allah’ın (c.c.) insanı sevmesi ise ayrı bir konudur. Kuran-ı Kerim’de geçen el-Vedûd güzel ismi ile ilgili aşağıdaki ayet-i kerimeler, buna önemli bir ışık tutmaktadırlar: “O, çok bağışlayandır, sevendir (Burûç suresi, ayet 14).”, “Rabb’inizden af ve mağfiret dileyin. Sonra günahlarınıza tövbe edip O’na sığının. O sizi affeder ve korur. Gerçekten benim Rabb’im esirgeyendir, sevendir (Hûd suresi, ayet 90).”

 

 Dikkat edilirse her iki ayet-i kerimede de Allah’ın (c.c.) sevgisi, bağışlama (el-Gafûr) ve esirgeme (er-Rahîm) anlamına gelen güzel isimlerinden sonra geçmektedir. Bunlar da kulun Allah’a (c.c.) tövbe edip günahlarının affı için sığındığı durumları karşılamaktadır. Demek ki Allah (c.c.), kulun tövbe ile kendisine yönelmesine sevinmekte ve böyle birisini de sevmektedir. Allah’ın (c.c.) sevgisi ise evrendeki en güzel şeydir. Kul için bundan daha güzel bir şey yoktur.

 

Şu hadis-i şerif de tövbe eden birisine karşı Allah’ın (c.c.) sevincini ve sevgisini açıklaması bakımından değerlidir: “Herhangi biriniz, ıssız bir çölde yiyeceklerle yüklü devesi ile birlikte giderken devesi elinden yiyeceklerle birlikte kaçsa o durumda aç ve üzüntülü bir halde ölümü beklerken aniden devesinin geri geldiğini görse şaşkınlık ve sevinç içinde şöyle demez misiniz: Allah’ım Sen benim kulumsun, ben de Senin Rabb’inim. Yemin  olsun ki, tövbe eden kimsenin tövbesinden dolayı yüce Allah’ın (c.c.) sevinci, işte bu kulun sevincinden daha üstündür.”

 

El-Vedûd güzel ismi ile kula düşen görev, günahlarına tövbe ederek Allah’ın (c.c.) emir ve yasakları ve rızası istikametinde bir yaşam biçimiyle O’nun sevgisine talip olmaktır.