89. el-Mu’tî  (Allah [c.c.] hikmeti gereği dilediğine ihsanda bulunur):

            90. el-Mâni’u  (Allah [c.c.] hikmeti gereği hayrı, şerri engeller):

 

            Bütün hayırların, ihsanların kaynağı Allah’tır. Bazen insan bu büyük gerçeği unutur, vesilelere takılıp kalır. Bütün gönlüyle onlara teşekkür eder, yaratıcısına şükretmek, şükür secdesi yapmak hatırına gelmez.

 

            El-Mu’tî güzel ismi ile kula düşen görev şudur: Bu dünya bir ödül ve ceza yurdu olmadığı için bütün hayırların, ihsanların bir imtihan konusu olduğunu da unutmamak gerekir. Bir devasız hastalık ölüm döşeğindeki insan için bütün günahlarına kefaret olarak ihsan edilmiş büyük bir nimet olabilir. Bir zenginlik de kulun azgınlaşıp ebedi cehennemlik olmasına neden olabilir. Allah’ın (c.c.) hayrının, ihsanının nerede gizli olduğunu bilmemize imkan yoktur. Onun için Allah’tan (c.c.) gelen her şeye temkinli yaklaşıp duygularımızla, nefsimizle hareket etmemeliyiz. Onlardaki hikmeti düşünmeliyiz. Güzel şeyleri şükürle, şerleri sabırla karşılamalıyız. Kader karşısında imtihanda olan bir kul olduğumuzu hiçbir zaman hatırdan çıkarmamamız gerekir.

 

            el-Mâni’ güzel isminin pek çok tecellisini hayatımızda, çevremizde gözlemleyebiliriz. Örneğin insanın vücudunda bulunan akyuvarlar  mikroplara karşı korurlar. Mikropla Allah (c.c.) ed-Dârr (şer, zarar Allah’tan [c.c.] gelir) güzel ismini tecelli ettirirken akyuvarlarla el-Mâni’ güzel ismini kalkan gibi onun önüne koymaktadır.

 

            Göz gibi hassas bir organı her türlü olumsuz dış etkenlerden gözkapakları, kirpikler ve kaşlar korumaktadır.  Bunlar yaptıkları görevlerle Allah’ın (c.c.) el- Mâni güzel ismine birer örnektir.

 

            İnsan bir mahalle dolusu melekle hareket etmektedir. Bu meleklerin en başlıca görevleri insanları görünmez kazalardan korumaktır. Bunların da her biri Allah’ın (c.c.) el-Mâni’ güzel isminin tecellisidir.

 

            El-Mâni’ güzel isminin tecellisi hayatın her yönünü kuşattığı gibi çevremizde tecellilerine de her gün tanık olmaktayız. Örneğin çok arzuladığımız bir iş gerçekleşmeyebilir. Önüne bir engel çıkar. Genellikle bu tür engellerde vesilelere takılıp kalırız. İnsanlara güceniriz, isyan ederiz, kavga çıkarırız. Halbuki bu engelle kader karşısında büyük bir imtihan vermekteyiz. Kuşkusuz böyle bir durumda elimizi kolumuzu bağlayıp insanların haksızlığına, yanlışlığına teslim olmak da doğru değildir. Elbette elimizden geleni yapacağız. Doğru bildiğimiz yolda yürüyeceğiz. Ama yüce Allah’ın (c.c.) el-Mâni’ güzel ismini unutmamak, bu işe asıl engel olanın yüce Allah (c.c.) olduğunu düşünmek, bilmek ve kader karşısında saygılı ve sabırlı olmak da lazımdır. Burada bir miktar durup Allah’a (c.c.) yönelmek, engellenen işin kitap ve sünnete uygunluğunu araştırmak, hak bir iş ise sabır göstermek, sonra da Allah’ın (c.c.) kapısını çalarak hayırlı olması için dua edip vesilelere bir daha yapışmak ve ayrıca bu sırada istihareye yatmak yolu ile kendi hakkında hayırlı mı şerli mi olduğu hususunda Allah’tan (c.c.) yardım ummak gerekir.

 

El-Mâni’ güzel ismi ile kula düşen görev şudur: Engellenen işin hayrına mı yoksa zararına mı olduğunu bilmesine imkan olmadığı bilincine sahip olmaktır. Nice işler vardır ki bizim dünya ve ahiret hayatımız için zararlı olduğu için Allah’ın (c.c.) bir ihsanı olarak gerçekleşmeyebilir. Halbuki biz o işin gerekçeleşmesi için dua ediyor, çalışıyor olabiliriz.