18. er-Rezzâku  (rızık veren):

 

Her canlı varlığın rızkı Allah’a (c.c.) aittir. Doğada rızık taksiminde tuhaf bir yasayla karşılaşırız: Çok hırslı ve güçlü varlıklar rızıklarını zorlukla; tevekküllü ve zayıf varlıklar kolaylıkla elde etmektedirler. Örneğin ağaçlar bulundukları yerden ayrılmadan ve hiç zahmet çekmeden ilahi bir kudretle beslenmektedirler. Oysa bir arslanın beslenmesi için çok emek harcaması ve çeşitli tehlikeleri göze alması gerekmektedir. Yine bir bebek doğar doğmaz annesinin memesinden kolaylıkla ve zahmet çekmeden beslenirken yetişkin bir insanın çalışma ve emek yolu ile doğal ihtiyaçlarını karşılaması söz konusudur. Bu durum rızkın ezelde belirlendiğine, insanın hırs ve çalışması ile artmayacağına delildir.

 

Tabii bir fiili dua hükmüne geçen çalışma ve emek yolu ile Allah (c.c.) insanın rızkını tayin edebilir ve artırabilir, bir nankörlük ve beddua hükmünde olan tembellik ve hırs ile de rızkını eksiltebilir yada elinden alabilir. Çünkü tembellik ve hırs birer mahrumiyet sebebidir.

 

Sonuçta rızkı belirleyen şey, insanların bu konuda çalışmaları ve duaları değildir. Allah’ın (c.c.) mutlak iradesidir. Kuluna uygun gördüğü kaderidir. Allah (c.c.) dilediğine zenginlik, dilediğine de yoksulluk vermiştir: “Göklerin ve yerin hazinelerinin anahtarı O’nun yanındadır. Dilediğinin nasibini bollaştırır, dilediği kimsenin nasibini daraltır. Çünkü O her şeyi en iyi biçimde bilmektedir (Şûrâ suresi, ayet 12).”      

 

Zenginlik ve yoksulluk bir ödül ve ceza değildir, bir imtihan konusudur. Elbette rızkın taksiminde, insanların sahip oldukları olanakların belirlenmesinde büyük bir hikmet bulunmaktadır. Kuran-ı Kerim’de yüce Allah (c.c.) bu konuda şöyle buyurmaktadır: “Eğer Allah kullarına rızık ve olanakları bol bol yaysaydı onlar dünyada azarlardı. Lakin O bu olanakları dilediği bir ölçüye göre indirir. Çünkü O kullarından haberdar olup onların bütün yaptıklarını ve yapacaklarını görmektedir (Şûrâ suresi, ayet 27).”    

 

Er-Rezzâk güzel isminin kuldan beklediği olgun ahlak şöyledir: Bir mümin rızkı konusunda elinden geleni yaptıktan sonra Allah’a (c.c.) tevekkül etmelidir. Gücünü, emeğini ve hırsını daha ziyade Allah’ın (c.c.) rızasını kazanacak işlere yönlendirmelidir. Peygamberimiz (s.a.s) bir hadis-i şeriflerinde şöyle buyurmaktadırlar: “Ruh-ul Kudüs (Cebrail) kalbime ilham etti ki hiçbir nefis rızkını tamamlamadıkça ölmeyecek. O halde Allah’tan korkun ve güzellikle isteyin. Helal olanı alın ve haram olanı bırakın.”